ÖTEKİLEŞTİREMEDİKLERİMİZDEN- BİR BASK HİKAYESİ & ATHLETİC BİLBAO

1941 sonbaharında Paris'in, Naziler tarafından işgal edildiği sıralarda İspanyol ressam Pablo Picasso'nun resim sergisine katılan bir Nazi subayı tabloları incelerken gözüne bir eser çarpıyor. Picasso'ya dönüp ''Güzel bir resim, sen mi yaptın ?'' diye sorar. Picasso ''Hayır, siz yaptınız'' cevabını verir. 

        İşte o tablonun ismi ''Guernica''. Futbolun hayatın bağlamından kopamayacağını, ne kadar çok endüstriyelleşirse de mutlaka bir benzerlik yakalayacağını sadece 1940 yılından günümüze gelen bu eserle anlayabiliriz. Peki ya Picasso'nun o subaya verdiği cevabın altında ne yatıyor ? Bu konunun Bask toplumuyla ilişkisi nedir ?

Bunun için İspanyol iç savaşı yıllarına, takvim yapraklarını 1936 yılına almak gerekiyor. Diktatör Francisco Franco ve müttefikleri olan birkaç devletle beraber İspanya'yı merkeziyetçi, Nazi Almanyası'na peşkeş çeken bir ülke haline getirilmek istendi. Almanya ve İtalya bu plana uyacak şekilde İspanya'ya hem havadan hem de karadan her türlü desteği yaptı ve İspanya'nın her şehrini işgal edip bağımsızlık yanlısı İspanyol direnişçilerin olduğu şehirleri bombaladı. İç savaş başladığında bundan nasibini alan ilk şehir ise Bilbao ve Guernica (Gernika) oldu. İspanya iç savaşı başlarında diktatör Franco, Almanya'dan destek isterken kendisine karşı gelen en büyük şehrin Bilbao olduğunu ve bunu yaparken de çok yara aldıklarını söylüyordu. Yardımına yetişen Almanya tarihe de işgal edilen ilk İspanyol şehri olarak geçen Gernika'yı yaşatmış oldu. Bu süreçten sonra yıllar yılı merkeziyetçi İspanya, Franco ve destekçilerine karşı ayaklanan ve bu direnişi ölümsüz hale getiren Bask bölgesi hayatın her alanında ''Biz bize yeteriz'' sloganıyla spor, ekonomi, sanat kısaca hayatın her alanında kendi özerk devletlerini idame ettiriyorlar. 

       Bunun futboldaki tezahürü oldukça keskin. Bask bölgesi İspanya'nın kuzeyinde yer alıp 2.550.000'lik bir nüfusa sahip İspanya'dan tamamen ayrık bağımsız, özerk bir bölge. Ekonomik yönden Dünya'daki birçok Avrupa ülkesini geride bırakan Basklar futbola ayrı bir önem veriyor. Futbolu kendi bağımsızlıklarını anlatan bir araç olarak ve sonsuz saygı-sevgiyle bağlılar. Athletic Bilbao haricinde yine Baskların en önemli takımlarından Real Sociedad ve birçok takımları mevcut. Bu yazıda Athletic Bilbao'yu anlatmamın sebebi kendilerine ait bir felsefesi ve Bask kültürünü en iyi anlatan takım olması. 

 Athletic Bilbao, modern futbolda alışılmadık bir yerde yaşıyor. 1919'dan bu yana kulübün Bask özerkliği arayışını desteklemek için Athletic Bilbao'yu temsil eden her oyuncu bölgede doğmuş ya da büyümüş olmalıdır. Bask olmayan oyunların oynamasına kulüp tüzüğü gereği 1919 yılından beri izin verilmiyor. Dünya'da eşi benzeri olmayan bir kural ve bir felsefe. Bazılarına göre bağnaz hatta daha ileriye gidilerek ırkçı olarak görülüyor bazılarına ise son derece haklı. Yazının başlarını okuyunca 2.kısmın neden hak verdiğini anlayabiliyoruz. Bu kural Athletic Bilabo'nun modern çağda rekabet etme yeteneğini kısıtlayacak gibi görünse de Barcelona ve Real Madrid ile birlikte sadece üç kurucu kulüpten biri olarak La Liga'dan düşmeyen 3 takım konumunda. Bu durum aynı zamanda kulübe sadakat ve hizmet gibi daha eski moda niteliklere sahip oyuncular üzerinde benzersiz bir iddia sunuyor. Athletic Bilbao taraftarlarının yıllarca statları San Mames tribünlerinde açtıkları ''Farklı olmanın her zaman bir gururu vardır.'' pankartı bunu doğrular nitelikte.

        Athletic Bilbao, 123 yıllık kulüp tarihinde tüzüklerindeki en önemli madde olan ve buna göre kulübü şekillendiren ''Bask olmayan oyuncu transfer edilemez'' kuralı ilk defa kaleci Vicente
Biurrun için tam olmasa da delindi.  Babası Brezilyalı olan Biurrun'un doğum yeri de resmi kaynaklarda Brezilya'nın Sao Paulo eyaleti olarak geçiyor ancak Biurrun'un Bask bölgesiyle ve Bask vatandaşı olmasının sebebi annesinin İspanya'nın Navarra (Bask) doğumlu olması. 1970'lerin başında Brezilya'dan İspanya'ya göç eden bir ailenin çocuğu olarak yine Pamplona'da futbola başlayıp Real Sociedad altyapısında oynayan  ve profesyonel olduktan sonra Bask vatandaşı oldu. İsmi Bixente Biurrun olarak değiştirildi. Bask pasaportu aldıktan sonra Athletic Bilbao'ya transfer olmasının önünde hiçbir engel kalmadı. Bunu takiben Bilbao'da oynamış olan birçok etnik kökeni bir yerlerden Bask bölgesine dayanan oyuncu kulüpte forma giydi. 2000'lerin başında defans oyuncusu ve aslen Venezuela vatandaşı olan Fernando Amorebieta bunlardan biri. Amorebieta'nın da babası bir Bask vatandaşı ancak İspanya iç savaşından kaçıp yıllar önce Dünyaya dağılan birçok Bask gibi baba Amorebieta da Venezuela'da hayatına devam etti. Fernando'nun Venezuela'da doğmuş olması ve futbola olan yeteneği yine de Bilbao'da forma giymesini engelleyemedi ve Bask vatandaşı olmasını böylelikle kullanmış oldu. Bixente Lizarazu, Aymeric Laporte gibi isimler ise İspanya-Fransa ve hatta Baskonya-Fransa sınırında doğup Bask vatandaşı olan çifte pasaportlu diğer futbolculardan. 
  
    

FOTOĞRAFIN DİLİ

Storie Basche-La Bandiera, Franco 'nun 1939'da iktidarı ele geçirdiğinde ilk eylemlerinden biri bölgesel dilleri, kültürleri ve bölgesel farklılıkları destekleyecek veya kutlayabilecek her türlü etkinliği yasaklamaktı. Bu kanun bir devrimdi, özellikle Bask ve Katalan bölgelerinde. Françoist kanunları, Kırmızı, yeşil ve Beyaz Bask bayrağı olan İkurrina'nın sergilenmesini yasakladı. Franco'nun ölümünden sonra İspanyol toplumu bir geçiş aşamasındaydı, franchizm ile özgürlük isteyenler arasında bir çatışmaya sürüklendi. Bask olan istisnası ile ayrılıkçı bayrak olan görülen ve ETA terörizmyle ilişkili olduğu düşünülen tüm bölgesel bayraklara yasak geldi. 5 Aralık 1976 tarihinde Atocha Stadyumu'nda Real Sociedad ve Athletic Bilbao arasında Bask Derbisi oynandı. Bask halkının öz kararlılık mücadelesinde tarihi bir adım atılacağını kimse bilmiyordu. Efsane Real Sociedad oyuncusu Josean Uranga, kız kardeşine Stadyumda polisin onu kovma tehdidiyle bayrağı saklanmasını tavsiye etti. Uranga, polis kontrolünden kaçmak için bayrağı arabasına sakladı. Stadyumda bayrak vardı ama en zor onu sahaya sokmaktaydı. Tüm Real Sociedad oyuncuları Josean tarafındaydı. Maçtan önce Sociedad'ın kaptanı İgnacio Kortabarria, Athletic Bilbao'nun kaptanı Jose ile konuştu. Tribat ve diğer oyuncular konuştuktan sonra bayrağı sahaya indirmek için anlaştı. Suların taşındığı poşetlerle bayrak saklanıp ilk önce Sociedad soyunma odasına sokuldu. Takımlar sahaya çıkarken orta yuvarlağa gelmeden iki takımın kaptanı poşetin içinden Bask bayrağını çıkartıp stadyumun hoparlöründen Bask marşı olan Eusko Gudariak 'ın çalmasıyla birlikte aynı anda bayrağı açtılar. Stadı dolduran 16 bin taraftara büyük bir sürpriz olmuştu. 


         Sadece Bask oyuncu oynatma kuralı nedeniyle ağlarında sadece Bask bölgesi ve bir şekilde
etnik kökeni Baskonya olan futbolcular olan Bilbao'nun en önemli yararı tabi ki özkaynağı. Özkaynak düzeni, muhteşem antrenman tesisleri, süper altyapı tesisleri , 2,800 kişilik antreman futbol sahası kapasitesiyle birlikte en önemli kaynağı besleyen bir düzenleri var. Sadece Athletic Bilbao'nun 17-18-19 ve 20 ve Athletic Bilbao Juvenil takımlarının dönüşümü oynadıkları Santa Maria de Lezama stadının kapasitesi 2,800 kişilik olup çok iyi bir saha durumu ve doğal çim saha olması bile yatırımın ne kadar geniş ölçekli olduğunun ya da olmak zorunda olduğunun göstergesi. 

Athletic Bilbao'nun kulüp tüzüğünde var olan bu kuralın yanı sıra tam 23 adet ''Pilot Kulübü'' mevcut. Bunların bazıları ''kardeş kulüp'' statüsünde olsa da %90'ı pilot kulübü. İçlerinde Türkiye'den Altınordu'yla birlikte neredeyse tüm Baskonya'nın elinde olması şaşırtıcı değil. İspanya'nın alt liglerinden çeşitli takımlar var. İspanya 2.Lig B2 kategorisi takımı Athletic Bilbao B, 3.lig 4.Grup takımı Athletic Bilbao C, bunlar şaşırtıcı olmasa da İtalya Promozione Umbria B Grup Ligi takımı Athletic Bilbao Bastia adıyla bambaşka bir ülkede kendi ismini taşıyan bir kulüp olması ağlarının ne kadar geniş olduğunun kanıtı. Diğer takımlar İspanya 3.Lig 4.Grup takımı Gernika, Sestao, Pamplona vb. 



     İspanya La Liga'da ilki 1930 ve son kez de 1984 yılında şampiyonluk yaşayan Athletic Bilbao toplamda 8 kez mutlu sona ulaştı. Kulübün her sezon en çok önem verdiği kupa olan Copa Del Rey yani Kral Kupası ki kendileri bu ismi asla kabul etmiyorlar, toplamda tam 24 defa kazandılar. En son 1983-84 sezonunda bu kupayı kazanan Bilbao, 2011-12 sezonunda finalde Marcelo Bielsa önderliğinde Barcelona'ya, 2014-15 sezonunda ise yine Barcelona'ya kaptırmıştı. Copa Del Rey'in İlk kazananı ise 1901-02 yılında o dönem Vizcaya (Şimdiki Athletic Bilbao)  ismiyle finalde Barcelona'yı yenip kazanmıştı. 




     ''Futbol sadece futbol değildir'' veya ''Futbolun içindeki siyaset'' gibi tanımları yıllardır duyarız ancak endüstriyel futbolda arttığı veya azaldığı kısmı tartışılır olsa futbol kulübü- etnik köken, tarih üçgeninde bu tanıma uyan ve ''Evet hala devam ediyor'' denilen ender kulüp olan Athletic Bilbao endüstriyelleşen futbolda hala aynı kuralı, tüzüğü, inatla ve kararlılıkla uygulayan ender ve belki de tek kulüp olma özelliğini taşıyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GEGENPRESSİNG NEDİR ?

JOSEP '''PEP'' GUARDİOLA İ SALA ''HE'S A GENİUS ''

GELECEK VAADEDEN TEKNİK DİREKTÖRLER ( MENAJER ) SERİSİ - 15.ADİ HÜTTER