PEP GUARDİOLA'NIN KALEMİNDEN... PART #1

Hikayeyi en baştan alalım. 2007-08 sezonunda efsanesi olduğu kulübe Barcelona B takımı teknik direktörü olarak geri döndü ve hikayenin ilk cümlesini yazmış oldu. Çalkantılı giden Barcelona'da 2007-08 sezonunda La Liga' ve Şampiyonar liginden eli boş dönen Katalanlar bir çıkış yolu arıyordu. 2 sezon öncesinde Şampiyonlar ligi şampiyonluğuna ulaştıran Hollandalı efsane Franck Rijkaard'ın vadesi çoktan dolmuştu. Teoride ''oynattıkları oyun çok farklı olmaz'' diyen tüm yorumculara adeta lafını yedirdi Pep. 2008-09 sezonu başında büyük bir sorumluluğun altına giren Guardiola, işe kulübün dinamiklerini yerinden oynatmaya başlayan ve Barcelona'nın manevi değerlerine artık zarar verdiğini düşündüğü isimlerle başladı. Listenin başında Ronaldinho, Deco, Zambrotta, Edmilson, Thuram gibi isimler vardı. Çok tepki gelmesine rağmen hem Barcelona taraftarı hem de Pep'in, Cruyff ekolünden gelmesi bu adamın delilikle dahilik arasında olduğunu tahmin edebiliyorlardı. Kendi dizilişini, oyun anlayışını ve takım yapısını oluşturması uzun sürmedi. Yaş gruplarının da o dönemde ortalama hatta ''teeange''olması işleri biraz daha hem kolaylaştırdı hem de zorlaştırdı. Ancak takım havuzunda Henry, Eto'o gibi tecrübelilerin de olması ona yardımcı oldu.

4-3-3 & 4-1-4-1 dizilişlerini kullandığı ilk sene deneme yanılma yaparak geçti biraz. Lige ilk maçta deplasmanda Numancia'ya karşı alınan mağlubiyetle başladılar. Ancak sisteminden taviz vermedi Pep ve daha sonra 22 maç yenilmezlik serisi yakaladılar. 4-3-3 dizilişini kullandı bu sürede. Tiki-taka oyun tarzını getirdi ve tek pasa hatta onun deyimiyle ''yarım pas'' yapan bir sistemdi bu. Kontrollü hücum yapan ve savunma çizgisi haliyle çok önde olan tiki-taka'da iki stoperden birisi pas dağıtan diğerinin ise ilk işi hamle yapıp ikili mücadelelerde topu kazanmak. iki beki de kanat bek olarak kullandı. Geldik bu işin alamet-i farikasına. Orta saha merkezindeki 3 oyuncunun rolüne. Orada tam 4 sene rotasyonlar haricinde aynı oyuncularla oynaması Pep'in sistemini en üst seviyeye çıkartan parametre oldu. Defansif orta sahada, regista kullandı. Savunma önünde oyun kurucu yani. Merkezde ise sol iç daha çok defansif oyun kurucu yani 2.bölge ile 3.bölge arasındaki köprü, sağ iç ise ofansif oyun kurucu her ne kadar teknik olarak böyle bir numaralandırma olmasa da 8,5 numara gibi düşünebiliriz. İleri üçlüde ise iki kanattan sağ taraf daha çok içe kat eden forvet oldu ta ki bir sene sonra forvet Eto'nun İnter'e gitmesiyle herkesin yerinin ve rolünün değişmesine kadar. Haliyle forvette orta sahaya ve iki kanat oyuncusuna yardımcı olan bir rolde yani yardımcı forvet rolünde Eto. Sol kanatta'da aynı rolde yani içeri kat eden kanat oyuncu olan Henry.



















 Bu oyuncu rollerini ertesi sezon giden ve gelen transferlerle birlikte değiştirdi. Eto-Zlatan takasıyla birlikte, Messi'yi sahte 9 oynatmak istemesi işleri karıştırdı. çünkü ne Zlatan kanat forvet oynayabilirdi ne de bunu ''isterdi''. Ligi kazanmış olsalarda üst üste iki sene Şampiyonlar ligini alamaması Pep'in kafasını netleştirmişti ve tekrar kendi istediğini yaptı. Messi'yi sahte 9 rolünde forvette oynatmaya başladı. David Villa'yı Valencia'dan transfer etti ve Zlatan'ı Milan' gönderdi. Bu değişiklik tamamen sistemine uygun oldu.  Messi sahte 9, David Villa sol kanatta, Pedro sağ kanatta, artık herkes yerini bulmuştu. Bu sistemi oyuncu isimleri değişse de 2012 yılına kadar sürdürdü. Son senesinde sadece Kral Kupasını kazanması ve miadının dolmasını hissetmesi sonrasında hem oyuncu hem de menajer olarak efsanesi olduğu Barcelona'dan 12 kupa kazanarak gururlu ve mahrur olarak ayrıldı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GEGENPRESSİNG NEDİR ?

JOSEP '''PEP'' GUARDİOLA İ SALA ''HE'S A GENİUS ''

GELECEK VAADEDEN TEKNİK DİREKTÖRLER ( MENAJER ) SERİSİ - 15.ADİ HÜTTER